24 Haziran 2014 Salı

Sevilla, İspanya

Ve Seviila'dayız. Ah bu mor ağaçlar... En sevdiğim renk olan moru Endülüs'te bol bol gördüm.



Otobüsümüz geç geldiği için otelde 9'da olamadık. Otelinde etrafında fır dönmüşüz ama baya sürdü bulmamız. 9'dan sonra pek insan kalmamıştı sokaklarda neyse ki sonunda otele geldik. Aslında kabahat bizde değilmiş çünkü otel dıştan otele değil iş yerine benziyordu. Seyahatimizde ki en iyi otele gelmiştik. Canhıraş kendimizi içeri attığımızda bizi yakışıklı olduğu kadar da sevimli biri bekliyordu. Ayy ne tatlı derken, bize haritayı çıkarıp gidebileceğimiz yerleri güzelce işaretledi. Ve geç check-in bedeli de almadı :) Otelin nimetleri baya fazlaydı. Ama biz gezmeye geldiğimiz için onlardan faydalanamadık. En güzel taraflarından biride otelde bulunan aparatif otomatıydı. Dışarda 1 euro olan su burada şimdi tam rakamı hatırlamıyorum ama bu makinede daha ucuzdu. İçindekilerin hepsi baya ucuzdu. Her alışverişte koyana dua edip durduk. Odada yok yoktu, her birimizin ayrı odası vardı ve bir de salon. Çamaşır makinesi, bulaşık makinesi bile vardı. Hemen çamaşırlarımızı yıkadık :) Kısacası bu oteli çok çok beğendik. İlk akşam vakit geç olduğu için dışarı çıkamadık. Sabah ilk işimiz Sevilla katedraline gitmek oldu, 11'e kadar ayin olduğu için girişler ücretsizdi. Ama biz 11'e doğru orada olduğumuz için içeri almadılar. Bizde ertesi sabah gittik.  8 € vermeden bir kısmını gezdik. Ama kule ücretli eğer gezmek istiyorsanız pamuk eller cebe, biz gezmedik.

Gotik tarzda yapılmıştır. Gotik mimari olarak katedral, dünyanın en büyük, kilise yapısı olarak ise dünyanın üçüncü büyük yapısıdır. Sevilla Katedrali yapılıncaya dek Aya Sofya, dünyadaki en büyük katedral idi. Aya Sofya binyıldan fazla bir süre bu ünvanını korudu. Kristof Kolomb'un mezarı buradadır.



















 Kolomb'un tabutunun taşınması sembolize edilmiş.





 5 askerin koruduğu bu mumya kim bulamadım. Biraz yaklaşıp fotoğrafını çektim, kemikleri kalmış ama tacı  hala başındaydı.




Sevilla'da gezilecek bir yerde Alkazar Sarayı. Ama biz Elhamra'dan sonra gezmek istemedik.



16 Haziran 2014 Pazartesi

Cordoba, İspanya

Sabah otelimizden 10.30 otobüsüne binmek için ayrıldık, otobüse atlayıp Alsa garajına gittik. Bu sefer otobüste küçük bir paket verdiler, daha doğrusu binerken girişten kendiniz alıyorsunuz paketi. Bu otobüs biraz pahalıydı, galiba daha lüks bir sefere denk gelmişiz çünkü tekli koltukta vardı. Paketin içinde ne var acaba diye heyecan yaptık. Su, küçük bir bisküvi ve kulaklık çıktı. Yanına kulaklık almayı unutan arkadaşımız çok sevindi bu duruma zira İspanyollar baya geveze ve bağırarak konuşuyorlar. Kulaklarımızı dış etkilere kapayıp, yolumuza devam ettik. Yol boyunca Resul Dindar dinledim ve keyfim çok yerindeydi. Oturduğum yerde tempo tuttum o kadar yani.  2 buçuk saat sonunda Cordoba'daydık. İstikametimiz Cordoba cami yani mezquitaydı. Garajdan sonra sora sora merkeze geldik, yol çok uzun değil ama elimizde bavullarla yürümek biraz gerginlik yarattı bizde. Daha doğrusu diğer arkadaşlarda :) Neden otobüse binmedik anlamış değilim hala, herhalde yürümek alışkanlık olmuştu. Sonunda merkeze geldik.




Yine araya sora camiyi bulduk.Girişteki görevliye burası mezguita diye mi sorduğumda evet burası Cordoba katedrali dedi ısrarla, anladım ki katedral olarak söylenmesini istiyorlar. 8 € ödeyerek içeri girdik. Şimdiye kadar gördüğüm en hüzünlü mekan oldu benim için. Önce kilise, sonra cami, sonra yine kiliseye çevrilmiş. Ne olduğu belli değil şu anda. Caminin içinde kilise var, dinlerin güç gösterileri arasında kalmış, zavallı, hüzünlü koca bir yer. Girdiğinizde dev sütunların arasında buluyorsunuz kendinizi.  Çeşitli yerlerden getirilmiş 850 adet sütun varmış Katedrale çevrilirken 63 adet sütun kaldırılmış. Kemerleri iki katlı ve sadece buraya özgüymüş.Dünyanın en büyük camisiymiş.






































 Ve cami minareleri her zamanki gibi çan kulesine çevrilmiş.





Bu hüzünlü mekandan ayrılarak şehrin sokaklarına girdik. İstikametimiz Roma köprüsü.




Mayıs olmasına rağmen hava çok sıcaktı, şapkasız çıkmamak lazım. Köprüde yürüyerek karşıya geçtik, biraz dinlenerek geri döndük. Aslında yine yanlış okumuşum elimdeki bilgileri :) Biraz boşa yürümüş olduk, bence boşa değildi tabi sonuçta gezmeye geldik. Geri döndük.


 Almadovar kapısı


İstikametimiz çiçekler sokağı oldu, bir iki sorudan sonra bulduk. Aslında yeri çok kolaymış. Mezguitanın çok yakınında, lokantaların olduğu sokaklarda. Aşağıdaki yapının hemen karşısındaki sokak.


Açıkçası hayal kırıklığı oldu bizim için. Küçük bir sokağa bir iki saksı serpiştirilmiş al sana gezilecek görülecek yer yapılmış. 










Ve karnımızı doyurmaya geldi sıra, yine albondigas.


Ve dönüş yolu, İstikamet Sevilla









18.45 otobüsüne binip 9'a doğru Sevilla'da olmamız lazım. 9'da otelde olmalıyız çünkü 9'dan sonra geç check-in oluyormuş ve 30 € ceza alıyorlar. Koşa koşa garaja gidiyoruz ama otobüs ortada yok, yarım saat geç geliyor ve biz 9'dan sonra otelde oluyoruz.