27 Şubat 2010 Cumartesi

Ne kadar yavan kalır düşünmemeye çalış cümlesi
Ne kadar anlamsızdır yaşadığın acının kıyısından bile geçmemiş olanların
Seni anlıyorum demesi
Bir o kadar soğuktur teskin edici cümleler, hiçbir yardımı olamayacak kelimeler dizesi
Seni, en iyi yüzünde her geçen gün sayıları artan sivilcelerin anlar
Onları kıyıp sıkamazsın, kendi kendilerine yok olmalarını beklersin
Tıpkı zamanın acını, kırgınlığını dindirip bilinçaltının derinliklerine sürükleyeceği gibi
Sivilcelerinde derinin altında bir başka sıkıntıya kadar nadasa bırakılacaktır.

Hayatımıza giren,yakınlık kurduğumuz her insandan bir alışkanlık kalıyor üstümüze.O insan varlığıyla değilse de alışkanlıklarıyla vücut buluyor yaşamımızda.Mesela birisi çok mantıklı davranırdı,çok sakindi,çocukça heyecanlarına yenilmezdi.Onu heyecanlandırmak için elimden geleni yapardım ama hep kaskatı olurdu,heyecanını yüzüne yansıtmamayı çok iyi becerirdi.Bende ötekine karşı böyleydim artık.Kaskatı olan bendim artık,o ise en olmadık şeylere çocukça heyecanlar duyar benden de aynı heyecanı beklerdi.Benim birisine dediğim neden bu kadar duyarsızsın,tepkisizsin senin ruhunu çalmışlar sözlerini artık öteki bana söyler olmuştu.Ben ise miras alışkanlığıma şaşar olmuştum.


Çocukluk arkadaşım hep farklı düşünürdü, ne desem mutlaka o başka şey söylerdi. Çok kızardım ona neden benimle aynı fikirde değilsin derdim,hep benim düşünmediğim görmediğim taraftan bakardı konulara.Ona kıza kıza yıllar geçti aradan, şimdide diğerleri bana kızıyor.Onların bakmadığı yöne baktığım için muhalefet damgası yiyorum çoğu zaman.

Ötekinin çocukça hareketleri, şımarıklıkları vardı. Dudağını büzer sesini inceltir boyuna bakmadan şirin gözükmeye çalışırdı. Zaman zaman sevimli bulsam da çoğunlukla komik ve gereksiz bulurdum tavırlarını. Şimdilerde kendimi aynı komik tavırlar içinde bulunca gülümsüyorum.

Birisi heyecansız olmaya çalıştığı için çok da duyarsızdı,80 günde devri alem yapsa bana anca 100.gün söylerdi. Öteki sinir olurdu bu hallerime.
Sana dair hiçbir iz kalmadı hayatımda.Gönderdiğin yüzlerce mesajdan biri bile yok telefonumda,sadece mahkeme günü ve saatini bildiren mesajını saklıyorum o günden sonra onuda sileceğim.Oysaki sil sil bitmezdi mesajların,birini silerken hemen bir yenisi beliriverirdi ekranda.Yine yüzlerce mailinden hiçbiri kalmadı.Önce hepsinin okuyarak silmeyi denedim sonra baktım acı çekiyorum hepsini bir kalemde işaretleyip tümünü sili seçip siliverdim.Özenle çektirdiğimiz resimlerden galiba biryerlerde bıraktım ama onlarada aylardır bakmıyorum,çerçeveli bir resmimiz kaldı hani senin üstünde damatlık bendede gelinlik vardı işte o çerçeveli resmi ters çevirip naylon bir poşete koyup dolabımda göremeyeceğim biryere koydum üstünede pijamalarımı koydum.Elim varmıyor onu kırmaya,galiba resmi içinden çıkarıp çerçevesini başka şekilde değerlendiririm.Şimdi hatırladım aslında o resim aynı zamanda saattide,artık olmayan evimizin salonunda asılıydı.Vakti haber veriyordu bize,tabii o zamanlar geri sayımda olduğumuzu bilemezdik.Bilseydik ne değişirdi ? işte ben de onu bilmiyorum,galiba hiçbirşey değişmezdi.Kadere hangi kul karşı gelmiş ki.Belki bir daha gelinlik giyemem diye yanımdan seni kesip resmimi saklayacağım.Belki de hiç doğmayacak çocuklarıma gösterip,anneniz güzel bir gelin olmuştu derim.Aslında en iyisi senin gibi yapmak biliyorum,ilk sinir anında herşeyi tek tuşla silmek,bütün resimleri yırtmak,kesmek,biçmek çöpe atmak.Sen seversin sinirine alet etmeyi güzel şeyleri.Keşke bende sinirimi alet edip yakıp döksem sonrada affedilmeyi bekleyebilsem.Aramızdaki fark burda yatıyor galiba sen sinirini kullanıyorsun yapmak istediğin şeyler için,bense istemediğim şeyler yapmamak için sinirime hakim oluyorum ama affedemiyorum.

1 Şubat 2010 Pazartesi

Zıtlık



Akrep üstü ikizler olduğum için galiba durağan şeylerde oluşan farklar hoşuma gidiyor.Pek anlatamadım en iyisi örneklemek.Mesela bu sabah güneşi gördüm ve çok mutlu oldum,güneş içimi açtı.Kış çok sevdiğim bir mevsimdir ama kışın açan güneşi de çok severim.Kışı severim diye hep soğuk hep kar olsun istemem.Eğer yazı daha çok sevseydim o zaman da hep sıcak olsun istemezdim yazın ortasında kar yağsa bu çok hoşuma giderdi.Sanırım en doğru tanımlama şu olur,zıtlıkları bir arada seviyorum.Mesela kimisi tatlıyla tuzluyu karıştırmaz,hatta bazılarının kahvaltıda yemek sırası bile vardır.Önce tuzlular sonra bir bardak çay,ardından sıra tatlılarda.Oysa benim en sevdiğim şeylerden biri de tatlıyla tuzluyu bir arada yemektir.Müthiş haz alırım bu tattan.Kimisi değişimlerden hiç hoşlanmaz,eşyaların yeri hep aynıdır.Elini atar ve aradığını bulur çünkü yıllardır aradığının yeri değişmemiştir.Oysa kimi de benim gibi zırt pırt yer değiştirtir eşyalara,onlarla oyun oynar hoşuna gider.Mümkün olsa işyerinde de masamı bir o yana bir bu yana değiştireceğim.Farklar güzeldir,renk katar insanın hayatına.Ve kendimce bir zırvalamamı söylemek istiyorum,değişimi ve zıtlıkları seven insanlar renkleride severler,hayatlarında renklere yer verirler ve daha renkli insanlardır.Değişimden kaçanların ise renkleri siyah gri gibi koyu tonlardır.Kolay kolay değişmezler.