22 Ocak 2014 Çarşamba

Ve işte 2013'ün okunanları


Geçen sene neredeyse iki katı kadar okumuşum. Bu sene notum biraz zayıf.



20 Ocak 2014 Pazartesi

Yaşlılık ve hobi



Anladım ki insana hobi en çok yaşlılığı için gerekli. Babam 2 ay sonra 59 yaşına giriyor ve şimdiden yaşlılık psikolojisine girdi. Zaten hassas bir adamdı iyice hassaslaştı hatta çocuk olmaya başladı şimdiden. İlkokul mezunu, çalışmak için köyden İstanbul'a gelip burada aile kurmuş kendine. 50 yaşında,bel fıtığından dolayı zorlanınca işi bıraktı, emekliye ayrıldı.. O yaşa kadar tüm boş vaktini kahvede geçirmiş bir adam olarak ortada kalakaldı. Geçen seneler boyunca şekeride çıktı ve daha da hassas, sinirli bir adam oldu. Kahveye gitmekten başka bir şeyi yok. Hiç kitap okumamış, gazetelerin spor sayfasından başka sayfalarını okumamış. Tavla bilmiyor, bulmaca çözmemiş. Gezmeyi seviyor ama sağlığı ona da pek uygun değil. Mutfağa meraklı ama evde kadın olunca erkeğe pek iş düşmüyor o konuda.
Ve babam sıkılıyor, sıkıldıkça sinirli bir adam oluyor. Daha da hassas oluyor. Geceleri kalkıp ağlıyor, anneme ben ölürsem sen ne olacaksın sana bakmaz bu çocuklar diyormuş. Tabiiki gerçek değil bu kaygısı. Dün akşamda biraz az yemelisin şekerin var dediği için anneme küstü, içmeyeceğim ilaçlarımı öleceğim dedi. Bunlar en çok can sıkıntısından diye düşünüyorum. Anneme bakıyorum bütün gün evde olduğu halde oyalanacak bir şeyler bulabiliyor. Örgü, yemek, tv onu oyalıyor. Hep derim can sıkıntısı tehlikeli şeydir. Kendimden biliyorum işyerinde yoğunsam hiçbir şey aklıma gelmez bir bakmışım akşam olur ama tam tersi durumda olmadık şeyler aklıma gelir, dibe vururum bazen. İnsana hobi en çokta yaşlanınca gerekiyormuş. Ve son kararım emekli olmayacağım, hep çalışacağım. İşleyen demir pas tutmaz diye boşa dememiş akıllı atalarımız.

La Tete En Friche


Bu hafta sonu o güzel güneşli İstanbul günlerinde kendimi bile isteye güle oynaya eve kapadım. 5 film izledim, hem de 5 güzel film o derece şanslıyım. İlk üçü bir önceki gönderimdekilerdi. Ne tesadüf ki ilk gün hep aşkla ilgili filmler izledim, ikinci günde dostlukla ilgili. Planlanmış bir şey değildi ama çokta güzel oldu.

Pazar gününün filmleri La Tete En Friche ve Fried Green Tomatoes at the Whistle Stop Cafe. Kızarmış yeşil domatesleri 2.izleyişim oldu.Genelde 2.defa izlemem ama unuttuğum için tekrar izlemek istedim. Güzel bir dostluk hatta aşk hikayesi.

La Tete En Friche'te bir dostluk hikayesi. Hatta yine büyük tesadüfle diğer film gibi yaşlı bir insanla kurulan dostluk hikayesi. Ve ben en çok içinde insan barındıran filmleri seviyorum bir kere daha anladım. Fantastik, canavarlı, büyücülü filmler, romanlar hiç ilgimi çekmiyor.






Aşk ile şefkat arasında eşine az rastlanır bir cevher.
Gidecek başka bir yeri yoktu.
Kendisine bir çiçeğin adı verilmişti ve kelimelerin arasında yaşıyordu.
İnsana saç baş yoldurtan sıfatlar...
Bazısı insanın zorla giren, ot gibi büyüyen filler vardır.
O ise nazikçe zihnimden yüreğime girdi.
Aşk hikayelerinde yalnızca aşk yoktur.
Bazılanrında tek bir seni seviyorum bile bulunmaz.
Yine de birbirimizi seviyoruz.
Bana yaşamından birşeyler daha kat.


18 Ocak 2014 Cumartesi

Günün filmleri

As good as it gets
De rouille et dos
Revolutionary Road