24 Ağustos 2009 Pazartesi

İmkansızın Şarkısı


Vatanabe,Kizuki,Naoko,Reiki,Midori.

Kitap genelde bu kişiler arasında geçiyor.Vatanabe esas oğlanımız,bu kitapta beni en çok etkileyen o oldu.Hep Vatanabe gibi olmak istemişim bunu farkettim.Ego peşinde olmayan birine benziyor,insanları olduğu gibi kabul etmiş,onları pohpohlamıyor ama kırıcı da değil.Cafcaflı uzun cümleler hiç kurmuyor,coşkulu cümleleri yok ama sinirli öfkelide değil.Kendi fikrini söylüyor fazla üstüne düşmeden,savunucu olmadan.

Vatanabe gibi bir karakter olmasaydı,bu kitapta yarım kalmış kitaplarımın içinde olurdu.Vatanabe sıradanlığın içinde herkesin göremeyeceği farklılıkları olan biri,duruşunu bozmadan kendiyle karşıt görüştekilerle birlikte olabiliyor.


Vatanabe olmak vardı bu küçük dünyada.

20 Ağustos 2009 Perşembe

Poz Kızları

Poz vermeyi beceremeyen bir insanım.En fazla biraz tebessüm edip hafiften dişlerimi gösteriyorum.Dişlerimin ortası aralık olduğundan onlarıda çok göstermek istemiyorum,tamamen göstermeyincede bu sefer dudaklarım komik oluyor.Kısacası poz verme becerisine sahip değilim.Etrafımdaki kadınlara bakıyorum sanki annesinden poz vererek doğmuş gibiler.Doğduklarında doktor kıçlarına vurunca ağlarken bile poz vererek ağlamış gibiler.Bu nasıl bir yetenektir böyle,bende de olsun isterim bu yetenekten ama maalesef aradığım yeteneğe şu an ulaşılamıyor.
Galiba bu yetenek biraz özgüven ve pratik işi.Kameraya bakarken bu resmi başkalarıda görecek benim hakkımda güzel düşünsünler diye düşünüyor olabilirler,poz veren mankenlerden kopya çekiyor da olabilirler.Ama içten gelen yeteneklerinide göz ardı edemeyiz.Benimde ayna karşısında poz denemelerim olmadı desem yalan olur.Ama henüz istediğim pozu yakalayamadım.Siz beni çaktırmadan çekin öyle daha doğal pozlar veriyorum...

Not:Erkekleride unutmamak lazım,kadınlardan daha meraklı oluyorlar sanki poz vermeye...

Güzel poz vermenin sırları için bakınız www.habercinim.com/haber_detayi.asp?id=3737

17 Ağustos 2009 Pazartesi

Pes doğrusu


Emre Bey bir röportajında ‘Çağla’yı şu an aldatmam ama ilerisi için bir şey diyemem’ diye açıklama yapmış. Bu durum sizi kızdırdı mı?Ne diyeyim ki şimdi (Gülüyor). Hiç kızmadım. Emre bir şey söylüyorsa gerçekten anlatmak istediği bir şey vardır. Emre asla boş konuşan, palavradan ‘Hayatım boyunca aldatmam’ diyecek bir adam değil. O şu andaki duygularından bahsetmiş, ilerisini sormak da saçmadır. Ben de bilemem, sen de bilemezsin, hiç kimse bilemez. Tabii ki şu anda birbirimize olan saygımız sevgimiz, aşkımız, heyecanımız aldatma duygusundan bizi çok uzak tutuyor. Ama önümüzdeki sene ne yaşayacağımızı bilmiyoruz. Bu aşk, saygı ve sevgi devam ederse tabii ki aldatma olmaz. Hayatımın sonuna kadar deyip saçmalamanın bir anlamı yok. Bazı şeyler bitmezse, yürütebilirsen devam eder. Günün birinde evlilik yıpratılırsa aldatılabilirim ya da aldatabilirim.


Sabah milliyet de bu haberi okuyunca ağzım açık kaldı desem abartmış olmam.Daha yeni evlenmiş,gözleri yolda bebek bekleyen bir ailenin söylediği sözler bunlar.Aldatmak sebebi ne olursa olsun çok çirkin bir davranış,büyük bir hakarettir.Çağla hanım kocası için o palavradan hayatım boyunca aldatmam diyecek bir adam değil diyor.Demek ki ileride aldatabileceğini söylemek bir dürüstlük ibaresi.Oysaki dürüst bir insan bence şöyle der "Eşimi asla aldatmam,aldatmak o güne kadar yaşadığımız tüm güzelliklere bir hakarettir,doğacak çocuğumuza bir hakarettir,böyle bir duyguyu ne eşime ne de çocuğuma yaşatırım.Ama günün birinde aramızdaki sevgi biterse,mutsuzluk baş gösterirse o noktada eşimi karşıma alırım.Bu şekilde devam edemeyeceğimi söylerim,birlikte bir karar veririz."

Bu insanlar gençlere örnek oluyorlar.Evlenme aşamasındaki insanlar bu insanlardan etkileniyorlar,şimdi bu sözleri okuyan biri aldatmanın normal birşey olduğunu düşünmez mi?

Sen romantik bir düğün yap,eşinin gözlerinin içine bakarak şarkılar söyle bu düğünde,sonra da bir gün aldatabilirim de.Pes doğrusu...

Sevgi arsızı

Sevilmek için seven insanlar var.Karşılıksız sevgi nedir bilmeyenler var.Sevgiyi ticaret görenler var aramızda.Seni seviyorumu karşısındakindende beklediği için söyleyenler var.
Onlar hiç sevgi görmemiş yada sevgiye boğulmuş insanlar olmalı.Bu iki çizginin arasında kalanların durumu daha normaldir diye düşünüyorum.Her zaman ortacı olmak gerekir,aşırılıklar sapkınlıklar getirir.
Hiç ilgi görmemiş,sevgi görmemiş biri onu sevebilecek birini bulduğu anda yakasından düşmez,onu ne kadar çok sevdiğini,onsuz yapamayacağını söyler durur.Onun ilgisini kaybetmemek için uçlarda gezinir,dikkatini çekmek için rolden role girer.Bazen hastalık numarası yapar,bazen intihar edecekmiş izlenimi yaratır.Sırf o ilgiyi sevgiyi kaybetmemek için elinden ne gelirse yapar,dili hangi yalanları becerirse söyler.Karşı taraftaki zavallı insan ilk başta çok seviliyorum zanneder,gördüğü ilgi karşısında ne yapacağını şaşırır.Ve aklı başından giderek karşısındakine kaptırır kendini.Ama bazen tuhaf şeyler olduğunu düşünmeye başlar.Karşısındaki hep daha da fazlasını istemektedir.Yedikçe midesi genişleyen bu yüzdende hiç durmadan yiyen biri gibidir karşısındaki sevgi arsızı.Ne yapsa onu doyuramaz,hep daha fazlasını yapması gerekir.Sevgi arsızı sürekli ondan daha fazlasını ister,artık onu sevmesi yetmiyordur,onunla ilgilenmesi yetmiyordur o artık tek sevilen olmak istiyordur.
Bu öyle bir arsızlıktır ki tek olmayı istemenin bencilliğinde yanıp kavrulmaktadır.Sevgi artık tek taraflı işleyen bir yola dönmüştür.Arsızlık diz boyudur artık.Sadece ben olmalıyım demektedir arsız.Sadece ben.Yalnız beni görmeli gözlerin.yalnız bana konuşmalı dudakların,sadece ben olmalıyım kalbinde,geçmişini sil geleceğini unut.Heryerde ben olmalıyım artık demektedir.Arsızın karşısında ne yapacağını bilememektedir seven kalp.Ne yapsa olmuyordur.Kaçıp gitmek istiyordur bir tarafı ama gidemiyordur çünkü onu sevmiştir kalbi.Arsıza anlatmaya çalışır seninki sevgi değil bağımlılık der,nefes almam lazım yaşamam için der.Arsız "beni sevmiyorsun lanet olsun sana der,benim kadar sevmiyorsun "der.Seven kalp ne yapacağını şaşırır,çaresizce derdini anlatmaya çalışır ama arsız istediği gibi anlamada çok hünerlidir.Arsızın kendini acındırma,ağlama,isyan,sevgi sözcükleri her seferinde işe yarar.Sanırlar ki kalp kırıklarının üstü kolayca kapanıyordur.Her seferinde geçmişi unutup elele gözgöze bazende dişe diş kana kan yaşamaya çalışırlar.Ama seven kalp mutsuzdur aslında,nefes alamıyordur,o sadece arsızın değil arkadaşlarının,ailesinindirde.Ama arsız yalnız olmak istiyordur,yoluna çıkan herkesi ezip geçiyordur.Seven kalp hep mücadele eder,bazen siner geri çekilir,bazen gücünü toplar hücuma geçer.Sanar ki böyle geçip gidecek,mutlaka bir orta yol bulunacak sanar.Çünkü o gerçekten seviyordur.

Birgün sevgi arsızı kendine yeni bir seven kalp bulur,onun tüm sevgisini içine almak için başka bir diyara gider.

14 Ağustos 2009 Cuma

küçük,sarı,zarif ayakkabılar


Son zamanlarda her iş günü sabahı yaptığım gibi mağaza vitrinlerine bakarak işe doğru yürüyordum.Vitrinden bana sarı sarı gülümseyen günaydın diyen bir ayakkabı gördüm.Hemen durup günaydın dedim,seni daha önce görmemiştim ne kadar şirinsin böyle dedim.Bana sahip olmak istermisin dedi.Bende tabiiki bunu çok isterim dedim,belki sarı renginin sıcaklığından dolayı belkide benim gibi çıtı pıtı görüntünden çok etkilendim.Sana mutlaka sahip olacağım,benim olmalısın mutlaka deyip uzaklaştım yanından.


Ama her sabah ona bakıp günaydın diyordum,aklım hep ondaydı.


Ve bugün tüm parasızlığıma rağmen gidip ona merhaba dedim ve o benim oldu.

12 Ağustos 2009 Çarşamba

Bilmedende yaşayabileceğimiz bilgiler

Aşağıda sıralayacağım bilgileri bilmeden de yaşayabilirsiniz,hayatınızda bir eksiklik asla hissetmesiniz.Hayatın sırlarını madde madde veremeyeceğim maalesef,benim ki sadece bildiklerimi paylaşmak.Fazlasını beklemek zaman kaybı olur.

Şimdi güzel bir şarkı söyleyin ve sesinizi kaydedin.Bunu hepimiz mutlaka yapmışızdır,genelde bir assolist edasıyla söyler, dinleyince bu benmiyim deriz şaşkın şaşkın.Tıpkı photoshop çıkıp mertlik bozulmadan önce çektirdiğimiz vesikalıkları gördüğümüz gibi.Hiç unutmam lisedeyken vesikalık çektirmiştim,tuvaletteydik resme bakıp aman hiç güzel çıkmamışım demiştim.Çok bilmiş zırtapoz bir yakın arkadaşta "insanlar ne tuhaf dimi kendi resimlerinde farklı birini bekliyorlar" demişti.Banada mor bir surat ve evet öyle dimi ne tuhaf demek düşmüştü.İşte ses kaydıda aynen bunun gibi.İstisna olan bülbül sesleri dışarda tutarsak genelde kimse sesini beğenmez,hatta konuşma sesini tanıyamaz,bu ben değilim der.İşte sevgili bilim insanları bu değişimi açıklamanın vakti geldi,gerçi biraz meraklı olan herkes bunun cevabını biliyordur,ama benim açıklamam bilmeyenler hatta bu blogu okuduğunu umut ettiğim şahıslar için.

İnsan başkasının sesini havadan duyarmış.Ses kişinin ağzından çıkar havada ilerler ve karşı tarafın kulağına girer.Bazılarında bu giriş hemen çıkış olabiliyor da :)
Kendi konuşmamızda ise havadan gelen ses ve içimizden gelen sesin birleşimiymiş.Sesimiz içerde başın içinden,kemiklerden ve kaslardan geçerek kulağa ulaşıyor,havadan gelen sesle birleşerek sesimizi oluşturuyormuş.Fark da bundan kaynaklanıyormuş.

Şimdi daha bir aydınlık hissediyormusun kendini okuyucu.

10 Ağustos 2009 Pazartesi

Küskün


Hayat bana küskün

Kaderim küskün.

Akıllı olmaya çalışıp,öyle görünmeye çalışıp ruhumu yorduğum içim kendim bana küskün.

Yanlış kararlar verdiğim için kaderim küskün.Mucizelerimin sonu hüsran olduğu için hayallerim küskün.

Dört ayak üstüne düşünlerden olmadığım için şansım küskün.

Çok fazla düşünüp,kendime eziyet ettiğim için aklım küskün.

Herşeyi farklı açılardan görmeye çalışıp,sıradanlığın tadını kaçırdığım için bilincim küskün.

Ben mi ? Ben en çok sana küskünüm,hayal kırıklıkların için.Hayatımı yoluna soktuğumu düşündüğüm,artık bir adım önde olduğumu düşündüğüm sırada beni uçurum kenarında bıraktığın için en çok sana küskünüm.



Kırılgan bir çocuğum ben
Yüreğim cam kırığı...
Bütün duygulardan önce öğrendim ben!
AYRILIĞI!

Küskün diyorlar
Oysa kırılganım ben
Gözyaşlarım mücevher...
Saklıyorum herkesten.

Ürküyorlar gözlerimdeki ateşten,
Ürküyorlar dilimdeki zehirden
Ürküyorlar dur-durak bilmeyen,
Gözü kara cesaretimden...

Diyorlar,'Bir yanı sarp uçurum,
Bir yanı çılgın dağ doruğu.'

Oysa böyle yapmasam ben
Nasıl korurum içimdeki çocuğu?

Bir yanım çılgın nar ağacı
Bir yanım buz sarayı...


Murathan Mungan