16 Ağustos 2011 Salı

Kürşat Başar, Başucumda Müzik

"Eğer yalnız kalmaktan korkuyorsanız herkese iyi davranın,
başkalarının dediklerini yapın, yoksa sizi tek başınıza bırakırlar."

"Hayatı tüketircesine yaşamak değil, onun içinde kendisine düşen yerde
durmak istiyordu."

"Belki de zamanla insan hayatın sıradanlığına alışıyor. Beklentileri olmayınca sorgulamaya gerek duymuyor."   

"Haklıydı belki de... Birini seviyorsanız onun sizi ne kadar çok sevdiğini sorgulamakla zaman kaybetmenin anlamı var mıydı?"     

"O, görmek istemediği şeylerle yüzleşmek yerine onları istediği biçime sokmayı tercih eden biriydi"    

"Çoğu zaman istediklerimizi yapanları, bize uygun davranan insanları severiz. Onların yanında kendimizi güvende hissederiz.Aslında bize uygun olanı sevmek kolaydır. Zor olan, bize benzemeyenleri, istediğimizi yapmayanları sevebilmektir. Birini, seni mutlu ettiği için değil, yalnızca kendi başına varolduğu için, bir başkası gibi değil kendisi gibi olduğu için sevebilmek zordur "   

"Hep derler ki, hayat insanın elinde olan birşeydir, insan kendi kaderini çizebilir. Sakın inanmayın. Hayat bizim asla bilemeyeceğimiz rastlantılarla çizilmiş bir kaderin elindedir "

Başına buyruk,aklına eseni yapan,söz dinlemeyen,güzel,akıllı küçük bir kızın dışardaki dünyayı keşfetme isteğiyle evlenmesi ve bisiklet kazasından geleceğine uzanan güzel bir aşk hikayesi. 

Canım iş yapmak istemediği için vaktimi e kitap okuyarak geçiriyorum.(E kitap dediysem kitaplarım word veya pdf hali)  Kolay okunabilen,kısa olan kitapları seçmeye çalıştım. İlk önce Tuna Kiremitçi'nin 2 kitabını okudum, bir günde bitirdim oldukça kısaydı ikiside pek de iç açıcı değillerdi zaten. Aradığım kitap Başucumdaki Müzik'miş meğerse. İlk defa okudum Kürşat Başar'ı ,diğer kitaplarını da okumak isterim.Yazar oldukça sade ama etkileyici bir dil kullanmış,işyerinde bile o aşkın içinde hissedebildim kendimi. Yalnız olsaydım sonunu okuyunca ağlardım. Velhasıl,güzel bir aşk hikayesinin içinde olmak istiyorsanız tavsiye ederim.

 Son anda elime geçen bilgiye göre rivayet odur ki, kitap Fatin Rüştü Zorlu ve Vesamet Kutlu'nun aşkını anlatıyormuş.

10 Ağustos 2011 Çarşamba

Bazen insanın sinirlerini bozan iyi olmaya çalışan bir tavrı vardı. Herkesle hemencecik kaynaşıp,içli dışlı oluverirdi.Sabahları sinir bozacak kadar neşeliydi. Benim gibi ayılması kahvaltı sonrasına kalan biri için oldukça iç gıcıklayan bir neşeydi. Ve benim gibi mesafeli,çabuk, hatta uzunca bir süre kaynaşamayan biri olarak bu belki de kıskanılacak bir durumdu. Hoş bende mesafeyi seviyordum aslında. Zaten samimi olduğum birkaç kişi bile vaktimi yeterince alıyordu daha fazlasını düşünemiyordum. Çünkü insanlarla yüzeysel olamayan biriydim. İlla ki derin ilişkiler kurup,samimi olacaktım.

Onunla yıllarca baya uzun süreler vakit geçirdikten sonra anladım ki kendine bir dünya kurmuştu. Herkesle samimi gibi gözüküyor ama aslında kimseyle samimi değildi. Hiçkimseye iç dünyasını açmıyor,ailesinden,sorunlarından bahsetmiyordu. Evin dışındaki dünya onun için oyun oynayabileceği,dertlerini unutabileceği bir yerdi. Evden çıkıyor,yüzüne neşeli maskesini takıyor ve dertlerini unutmak için sürekli şen kahkahalar atıp,samimi portreler çiziyordu. Konuştuğu insanlarda çerezdi onun için,bizzat kendisi söylemişti bunu. Birçok defa bu sahte samimiyeti karşısında bunu yüzüne vurmak istedim ama yapmadım. Ne de olsa benim sorunum değildi bu,çerezler kendileri düşünsündü.

Şimdilerde o da bende hala aynı tavırlarda yaşamaya devam ediyoruz. Bazen zorluyorum kendimi onun gibi olabilmek için ama nafile,alışmış bünye bir kere.