10 Ağustos 2011 Çarşamba

Bazen insanın sinirlerini bozan iyi olmaya çalışan bir tavrı vardı. Herkesle hemencecik kaynaşıp,içli dışlı oluverirdi.Sabahları sinir bozacak kadar neşeliydi. Benim gibi ayılması kahvaltı sonrasına kalan biri için oldukça iç gıcıklayan bir neşeydi. Ve benim gibi mesafeli,çabuk, hatta uzunca bir süre kaynaşamayan biri olarak bu belki de kıskanılacak bir durumdu. Hoş bende mesafeyi seviyordum aslında. Zaten samimi olduğum birkaç kişi bile vaktimi yeterince alıyordu daha fazlasını düşünemiyordum. Çünkü insanlarla yüzeysel olamayan biriydim. İlla ki derin ilişkiler kurup,samimi olacaktım.

Onunla yıllarca baya uzun süreler vakit geçirdikten sonra anladım ki kendine bir dünya kurmuştu. Herkesle samimi gibi gözüküyor ama aslında kimseyle samimi değildi. Hiçkimseye iç dünyasını açmıyor,ailesinden,sorunlarından bahsetmiyordu. Evin dışındaki dünya onun için oyun oynayabileceği,dertlerini unutabileceği bir yerdi. Evden çıkıyor,yüzüne neşeli maskesini takıyor ve dertlerini unutmak için sürekli şen kahkahalar atıp,samimi portreler çiziyordu. Konuştuğu insanlarda çerezdi onun için,bizzat kendisi söylemişti bunu. Birçok defa bu sahte samimiyeti karşısında bunu yüzüne vurmak istedim ama yapmadım. Ne de olsa benim sorunum değildi bu,çerezler kendileri düşünsündü.

Şimdilerde o da bende hala aynı tavırlarda yaşamaya devam ediyoruz. Bazen zorluyorum kendimi onun gibi olabilmek için ama nafile,alışmış bünye bir kere.

2 yorum:

Vladimir dedi ki...

Birden bire kaynaşan insanlara kolay ısınamam, sahte bulurum o samimiyeti. Böyle insanlar var, tabi her tür insan var ama dost canlısı görünümünde ancak karşısındakini çerez görenler beni ragatsız ediyor :(

emili dedi ki...

Eminim bilselerdi çerezlerde rahatsız olurdu bu durumdan. Bilmedikleri için sahte dostluklarında mutlu mesut yaşayıp gidiyorlar...