30 Haziran 2010 Çarşamba

Joytürk

Joytürk,ara sıra dinlediğim bir kanal.Aslında sürekli aynı şarkıları çalmasa hep dinlerim, bu sıralar çoğunlukla Radyo Time dinliyoruz işyerinde.Ama konumuz Joytürkün hediyeleri.Hem de hediyesi tekne turu.Ben bu turu 2 defa kazandım ama gidemedim.Gece geç saatlerde bitiyor ve arabamda olmadığı için taksiyle eve dönmeye cesaret edemedim.Bu yüzden gidemedim.Kışın karaoke partileri hediye ediyor,onuda 1 kere kazandım ama ona da gidemedim.Demek ki ben kazanmayı seviyorum,kazandığımı kullanmayı değil :)

Belki buradan birisi sayemde nasiplenir,boğazda gece tekne turuna çıkar.Off ne eğlenceli olur,benim kazandığımda Sezen Aksu şarkıları çalıcaktı.Gece,mehtap ve Sezen...

Hediye kazanmak için http://www.listener-power.com/ot/reg/joy.turk buradan üye oluyorsunuz,gelecek anketi ve ek soruları cevaplarsanız kazanma şansınız yüksek.

İyi eğlenceler

24 Haziran 2010 Perşembe

Ottan bokta,havadan sudan küçük insan dertlerimizi,rahat batması sendromumuzu bir kenara bırakalım birazcık.

Halkalı'daki bombolamadan dolayı şüpheli bulunanlar adliyeye yakınlarının alkışları eşliğinde götürülmüş.İnsanım diyen,vicdanım var diyen hangi kişi ölüme alkış tutar.Tabii alkış tutulacaklar ölümler vardır mutlaka istisna olarak.Ama bu ölümler o istisnalardan değil.O şüpheliler öldürdüklerini tanımıyordu bile,aralarında bırakın husumeti göz teması bile yoktu.Birbirlerini görmemişlerdi bile,kötü bir kura çektiler o insanlar o kurada kısa çöpü çekenlerdi.Tek suçları asker olmalarıydı.İnsan ya da uzaktan insan gibi duranlar nasıl olur da tanımadığı insanların ölümüne alkış tutar.Alkışlayanlar anne,baba değil mi? Umutları yok mu onların. Ölenler gibi etten kandan değiller mi? Hiç tanımadıkları, kendileri gibi dünya dertlerine üzülen,karınları acıkan,gülen,üzülen,ağlayan,seven,sevilen insanların ölümüne nasıl alkış tutuyorlar.Hele ki içlerinde anneler de varsa vay bizim halimize.Bir anne her çocuğun annesi değil midir?Ağlayan hiç tanımadığı bir çocuk görse yanına gidip,gözyaşlarını silmez mi onun? Peki o anne nasıl olur da günahı olmayan insanların ölümüne alkış tutar.Belki o ölenlerin yolda düştüğünü görse elinden tutup kaldıracak,otobüse binse o gençler ona yer verecek.Neden peki şimdi ölüme alkış tutuyor.Bu olay,Türk Kürt meselesinden önce insan meselesidir.Aynı topraklarda yaşayan insanların masum ölümlere alkış tutacak kadar kandırılmasıdır.
Bu ülkede
Kürtler açta Türkler tok mu?
Kürtler iş bulamıyor da Türkler plazalarda rahat ofislerde mi çalışıyor?
Kürtler dışlanıyor da Türklere kucak mı açılıyor?

Aslında aynı koşullarda yaşıyoruz,zengin Türkler olduğu gibi zengin Kürtlerde var.Şanslı,kayırılan insanlar var ama bunlar her milletten insanlar,her ülkede var bu kayırmalar.Bunlar sebep değil ölümler için,sadece zavallı insanları kandırmak için bahaneler.

21 Haziran 2010 Pazartesi

Kalabalığın içinde yapayalnız olmak,köşedeki sandalyenin üstüne sinmek ordan kalkmak istememek.Bir iki kırık cümle,bir kaç yarım ağız gülümseme.Keyifsizliğini yarım ağız saklamaya çalışmak.İçimden bir ses çek git,bir daha arkana bakma diyor.Diğer ses gidince ne olacak,yokluğundan sıkılacağına varlıklarından sıkıl diyor.Ve oturmaya devam ediyorum sandalyede.Sesler dolaşıyor havada,desibel zaman zaman yükseklere çıkıyor.Cümlemsi sesler devam ediyor sürekli.Fotoğraflar çekiliyor sürekli,en güzeli benim böbürlenmeleriyle verilen pozlar.Ve araya sıkışmaya çalışan biri.Sandalyeden kalkıp istemeye istemeye aralarına sıkışan biri.Böbürlenmekten sıkılmış,iddiası olmayan biri.Güzelliğin şans olmadığını çoktan öğrenmiş biri.Ambalaja takılmamaya çalışan biri.

Kalabalık içinde yapayalnız olmak,bağırmak ama duyulmamak.Gerçekten sevildiğini,değer veriildiğini hissedememek,küskün olup barış içindeymiş gibi davranmak.

14 Haziran 2010 Pazartesi

Yedigöller

Pazar sabahı Hale Jale bütün mahalle toplanıp yedigöller yollarına düştük.Kendi turumuzu kendimiz yaparak 15 arkadaş servis arabasını doldurduk.Başlarda eğlenceli olan yolculuğumuz 5 saati geçince sıkılmaya başladık ve 6.saatte yedi göllere ulaşmış olduk.Öğlen olmuştu bile Nazlı göle geldiğimizde.Hemen çantamızdaki nevaleleri çıkarıp biraz atıştırdık,bir yandan da mangal hazırlıklarına başladık.Mangalı boşa taşımışız,siz sakın taşımayın çünkü sağolsunlar mangal koymuşlar.Erkek kısmımız çalı çırpı toplayıp mangal işine girişti.Bizlerde küçük bir tura çıktık.Dilek çeşmesine doğru yol aldık.Malum kadın milleti dilek adını duymasın,dilek kuyusu dilek çeşmesi dilek mağarası ne varsa gezer görür.Bizimkisi yedi musluklu çeşmeydi.Ve hemen yanında şırıl şırıl akan şelale.Çeşmeden akan su da tabiiki buzzz gibiydi.Burada bol bol fotoğraf çektikten sonra (daha az manzara ,daha çok kendimizi çektik) geriye döndük.Karnımızı doyurduktan sonra kalan gölleri gezmeye çıktık.Bu arada yağmur başladı ama ağaçların yapraklarından yağmur bize pek gelmedi.Zaten kısa sürdü.Bir kaç göl daha gezdikten sonra yola koyulduk.Yol 6 saat sürünce 5 te yola çıkmak zorunda kaldık.Gece 12'ye doğru evlerimize geldik.

Bu geziden çıkardığımız derslere gelince;
Yazın yedigöllere gitmiyoruz,çünkü piknikçiler fazla olduğu için göller pek gezilemiliyor.Zaten ideal zamanı ilkbahar ve sonbahar.
Yol çok uzun sürdüğü için piknik yapmak iyi fikir değil,gezmeye pek vakit kalmıyor.
Abant'ta olan göl çevresini gezeyim,turlayım durumu pek olmuyor.Göle uzaktan bakılıyor.Etrafında yürüyüş yapılamıyor.
Yolları çok kötü,mideniz bulanabilir.Yanınızda ilaç bulundurmanız iyi olur.
Yükseklikten dolayı kulaklarda rahatsızlık oluşuyor,sakız çiğnemek iyi geliyor.
Yedi göller çevresinde alışveriş yapılacak yer yok.İhtiyaçlarınızı önceden almanız iyi olur.

Yedigöller hakkında bilgi için bakınız



Göz kapaklarım kapandı kapanacak,bedenim uykuyla savaş halinde.Bilse işyerinde değil hemen teslim bayrağını çekicek,kendini göz kapaklarımın akışına bırakacak.
Neden mi uykusuzum? Bu yaz sıcağında piknik yapmaya ve gezmeye yedi göllere gittik.6 saat gidiş,6 saat dönüş.Sabah 5'te uyanma gece 12'de eve gelip sabahına 6 buçukta uyanıp işe gelmek,ben uyumayayım da kimler uyusun...

8 Haziran 2010 Salı


Tamam yazın yağan yağmuru,kışın açan güneşi,tatlıyla tuzluyu bir arada severim.Ama Haziran'da bu ne şimdi.Biliyorum Dünya'yı biz mahvettik,iklimlerin ayarlarıyla oynadık.
Küresel ısınmayla kavrulduk,eriyen buzullarla donduk.Ama artık biraz güneş çıksın.Hani Haziran ya artık,Mart desen değil,Nisan desen hiiç değil.Artık Nisan yağmurları Haziran'a alındı da haberim mi yok?
Nisan ben artık ne olduğumu bileyim,yazsam güneş açayım,kışsam yağmur olayım deyip bahar dengesizliğini Haziran'a mı pas attı.Haziran'da hayatıma biraz renk gelsin diye bir yakıp,bir yağmaya mı başladı yoksa.

  Hani iş çıkışı aydınlık oluyordu!
   Hani koşa koşa spora gidiyordum!
     Hani iş çıkışı açıkhavada oturuyorduk!
        Hani 2 litre su içiyordum!
          Hani azıcık kilo verdim diye beyaz giyiyordum!
            Hani pembe,morlu açık ayakkabılarımı giyiyordum!

4 Haziran 2010 Cuma

Kız kardeş



Kız kardeşim yok ama tüm yakın arkadaşlarımın hatta tüm kız arkadaşlarımının yüzde doksanının kız kardeşi var.Nedense azınlıkta kalmışım,erkek kardeşle yetiniyorum.Onun güzelliği de apayrı tabii ki.

Bazıları kardeşleriyle gayet iyi geçiniyor,bazıları sürekli didişiyor,bazıları muhattap bile olmuyor.Annem kız kardeşi olmadığı için üzülür hep,keşke olsaydı diye hayıflanır durur.Belki olsaydı o da didişecekti.
Ne olursa olsun kız kardeşin iyi bir şey olduğunu düşünüyorum,hele ki yaş ilerledikçe insana sırdaş,dost olur.Kardeşinle kavga bile etsen o kardeşindir,bir süre sonra barışırsın.İçinde kötülük olmaz.Oysa ki yakın arkadaşınla kardeş gibi olsan da kırgınlıkların çoğalır,ilişkin zedelenir.

Hele ki anne artık yoksa,kardeş anne gibi yakın olmaz mı?

Bir arkadaşım kardeşini kızı gibi görüyor.Canını istese gözünü kırpmadan verir.Bir diğerinin ablasıyla hiç ortak noktası yok,fazla konuşmuyorlar,birbirlerinin dertlerini bilmiyorlar.Birileri sürekli kavga halinde,arkadaşlarını paylaşamıyorlar.Ötekiler bir ara en göze çarpan olmak için savaş içindeydiler.Başka biri ablam bencil diyor.
Böyle böyle devam ediyor konu.

Ne olursa olsun kardeş güzeldir,hele ki bir kız için kız kardeş her şeyden güzeldir galiba,en azından uzaktan bana öyle geliyor :)