3 Ocak 2011 Pazartesi

Frida ve Diego

Yılbaşını, kalabalık bir grupla arkadaş evinde geçirdim.Kalabalıktan,gürültüden,her kafadan çıkan bir sesten hazetmeyen ruhum nedense bu sefer pek keyifliydi.Kİmse bana dokunmadı bende kimseye...Güzel bir yılbaşı geçirdik.
Cumartesi bir önceki günün uykusuzluğunu giderdikten sonra Pazar yollara düştüm yine.İstiklal yollarındaydım. Frida ve Diego'nun yollarındaydım. Frida'yı izlemiştim ama her zamanki gibi pek birşey hatırlamıyordum.Ama öncesinde hayat hikayesini okuyup,geçmişteki bilgilerimi tazeledim.
Yola koyulduk,Odakule'den geçip hemen sola döndük ve sanat kuyruğuyla karşılaştık.Meğerse pek bir meraklısı varmış bu serginin.Çok sevindik,kuyruğa girip 10 tl mizi verip sergiye giriş yaptık.Hedefimize doğru yol alıp,başladık tabloları görmeye.Ama dışardaki kuyruk içerde de devam ediyordu.Yine kuyruğa girip yavaş yavaş gezmeye başladık.Baktık böyle olmayacak,kuyruktan ayrılıp zamanı biraz kısalttık sağdan soldan bakarak tabloları görmeyi başardık. Serginin sonunda Frida ve Diego'yu anlatan tanıtım filmi var.Kalabalık olduğu için bunu izleyemedik.Tablo ve fotoğraflardan Frida'nın ne kadar acılı,hüzünlü bir yaşamı olduğu anlaşılıyor.Yüzündeki hüzünle doğmuş gibi.Resmine bakıp o acıyı hissedebiliyorsunuz.

En dikkat çekici,acılı resimleri bana göre bunlar...





Hiç yorum yok: