Ne kadar mustarip olursanız
olun, güneş bu ıstırabın arasından er geç bir çatlak buluyor, oradan altın bir
ejder gibi kayıyor. Sizi iç mahzeninizden çıkarıyor, bir yığın imkanı bir masal
gibi anlatıyor. Sanki – Bana inan, ben her mucizenin kaynağıyım, herşey elimden
gelir; toprağı altın yaparım. Ölüleri saçlarından tutup silker, uykularından
uyandırırım. Düşünceleri bal gibi eritir, kendi cevherime benzetirim. Ben hayatın
efendisiyim. Bulunduğum yerde yeis ve hüzün olamaz. Ben şarabın neşesi ve balın
tadıyım- diyordu. Ve bu nasihatı dinleyen hayat, her üzüntünün üstünde cıvıl
cıvıl ötüyordu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder