29 Şubat 2012 Çarşamba

Beyaz Geceler, Dostoyevski











Kahramanımız düşlerinden bir dünya kurmuştur. Düşlerinde aşık olmuş,sevmiş,sevilmiştir.

Hiç ummadığı bir anda karşısına düşlerinden sıyrılıp o çıkar. Ürkek,çekingen,hüzünlü,sevgiye muhtaçtır. İkisi de birbirlerine hayallerini,hikayelerini anlatırlar...

22 Şubat 2012 Çarşamba

Yaşlanıyorum....

Her şey 30 yaşına girmemle başladı. O zaman hemen fark etmesem de 32'mde daha net görebiliyorum. Yaşlanıyorum.... Önce gözlerimin etrafında kaz ayaklarım oluşmaya başladı, haffiten göz altı torbaları gülünce ortaya çıkan. Saçıma düşen birkaç tel beyaz, en son da dün farkettiğim dudak kenarında çizgiler. Cildin esnekliğini yavaş yavaş kaybetmesi...

Cildimi her gün temizleyip,nenlendirip göz kremi kullandığım halde biraz erken değil mi bunlar :) Yaşlanmamı an be an takip ediyorum,bununla yaşamak kendimi böyle de sevmek zorundayım a dostlar...

18 Şubat 2012 Cumartesi

Aşk Filmlerinin Unutulmaz Yönetmeni

1990 yapımı Yavuz Turgul yönetmenliğinde Şener Şen başrolünde güzel bir film. Bir kaybeden hikayesi...

Haşmet,uğruna adını değiştirdiği oyunculukta yeteneksiz çıkınca yola yönetmenlikle devam eder. Şarkıcı filmleri çeken Haşmet, daha ciddi bir film çekmek ister.Kapı kapı dolaştıktan sonra sonunda filmi çekecek birini bulur.Tam da bu noktada talihsizlikler başlar.

İstediği uğrunda bütün engelleri aşmaya çalışan,aştıkça da önüne engeller çıkan bir adamın adeta kaderle mücadelesinin trajikomik bir biçimde anlatımı...



14 Şubat 2012 Salı

Geniş bir genelleme

Her roman aslında bir otobiyografidir. (Malraux)

Selim İleri'nin Bu yaz ayrılığın ilk yazı olacak kitabının başında yazar bu cümle ve sayesinde farkettim ki gerçekten de romanlar,hikayeler yazarından izler taşıyor. Mesela bu kitap Selim İleri'nin melankolik,içe dönük,bunalımlı yaşantısından izler taşıyor. Onun fikirlerini,yaşantısından bölümleri yansıtıyor.

Sonrasında  okuduğum diğer kitaplarda da yazar izlerinin peşine düştüm.Yazarların hayatını okuyunca anlattıklarının aslında kendileri olduğu çıktı ortaya.Hayallerinin dışında gerçekten yaşanmış hikayelerini de yazıyorlar.Bu durumda belki de geniş bir genellemeyle düşündüklerim doğru çıkıyor. Tezim, oyuncularında rollerinde kendilerini yansıttıkları. Mesela rol icabı kızdıklarında gerçekte de böyle kızdıklarını düşünüyorum. Rolünün hakkını vererek ortalığın tozunu attıran bir oyuncunun gerçek hayatında sakin sakin kızabildiğini düşünmüyorum. Henüz sakin sakin sinirleniyorsa bile içinde patlamaya hazır birinin beklemekte olduğunu düşünüyorum. Aşık rolünde gerçekte de aşık olduklarında o şekilde bakıp, roldeki gibi sarıldıklarını,dokunduklarını düşünüyorum. İnsan içinde olmayan bir şeyi rol bile olsa dışa yansıtamaz diye düşünüyorum.

13 Şubat 2012 Pazartesi

12 Eylül ...

Okumakta olduğum Tol'dan yola çıkarak 12 Eylül darbesiyle ilgili nette gezinirken oldukça komik ve bir o kadar acı şeyler okudum. Paylaşmak istedim...


Dağ Türkleri

12 Eylül sonrasında Kürtlerin "Dağ Türkleri" olduğu ilan edilmiştir. Genelkurmay Başkanlığı'nın bastırdığı "Beyaz Kitap"'ta şu açıklama yer almıştır:
"Dağların yüksek kısımlarında, tepelerde yaz kış erimeyen karlar vardı. Güneş açınca üzerleri buzlaşan camsı parlak bir tabaka ile örtülürdü karın yüzü. Üstü sert altı yumşak olurdu. Bu karın üstünde yürününce, ayağın bastığı yer içeriye çöker, 'kırt-kürt' diye ses çıkarırdı. Doğulu Türkmenlere, Kürt denmesinin nedeni buydu. Bölücülerin Kürt dedikleri, yüksek yaylalarda, karlık bölgelerde yaşayan Türklerin karda yürürken ayaklarından çıkardıkları sesin adıydı aslında."

Futbola etkileri

 
Kenan Evren, 1.Lig'de başkentin mutlaka bir takımla temsil edilmesi gerektiğini düşündüğünden o sırada 2.Lig'de mücadele eden Ankaragücü'nün bir üst lige çıkabilmesi için özel kanun çıkartır. Buna göre Türkiye Kupası'nı kazanan bir ekip hangi ligde olduğuna bakılmaksızın 1.Lig'e çıkartılacaktır. 1980-81 sezonunda Türkiye Kupası'nı kazanan Ankaragücü bu şekilde 1.Lig'e çıkmış olur.

Kısalan mesafe

Hayvanlarla yakınlaşmalarım çoğalıyor.İnsan arsızı kedinin ilk gün kuyruğunu, ikinci gün bedenini bacağıma sürtüp geçmesinden sonra bugün de sevimli bir köpekle ansızın karşı karşıya geldim. Evet korktum kaçacak bir yer yoktu. Tırsa tırsa yanından geçtim ve ne kadar sevimli, bir an dokunsam mı diye düşündüm.Sanırım hayvanlarla uzak mesafem kısalmaya başlıyor ve dayanamayıp, korkumu aşarak birine dokucanağım... Artık hayvanları sever misin sorusuna -Evet ama uzaktan yerine evet bazen onlara dokunabiliyorum diyebileceğim....

Değişmeyen tek şey değişimdir... (Toplumsal mesaj)