12 Haziran 2013 Çarşamba

Viyana gezim

İlk yurt dışı hatta ilk uçak yolculuğum oldu Viyana. Beni sanatla iç içe bir şehrin bekleyeceğini biliyordum. Arkadaşımla heyecanla planlarımızı yaptık, sıra uçağa binmeye geldi. Biletlerimizi sky scanner aracılığıyla tripstadan aldık. Yolculuk tarihi yaklaştıkça bilet fiyatlarıda pahalanıyor, en iyisi bir kaç ay önceden almak. Otelimizi de booking den burası olarak aldık. Otel güzeldi, merkeze biraz uzak ama 10 dk. yürüyüşten sonra metroyla 5 dakikayla merkezdesiniz. Kahvaltı almadık sadece konaklama aldık. Odalarda 5 gün wi-fi ücretsiz. Temiz, güzel bir oteldi.

Oldukça tedirgindim, çat pat ingilizcemle gümrükten nasıl geçeceğimi düşündüm hep. Sürekli araştırdım neler sorulur nasıl cevap verilir diye. Ve sonunda kendimi emniyete almak için ingilizce konuşma kılavuzu aldım. Ama anladım ki endişeye mahal yokmuş :)

Atatürk havaalanına geldik ve ne yapacağımızı bilmiyorduk. Arkadaşım döviz aldı, bu arada havaaalanında %4 komisyon alıyorlar. En iyisi dövizinizi önceden almak. Ben yurt dışı çıkış harcını (15 tl) önceden yatırmıştım, arkadaşım bunuda son ana bırakmış :) Neyse ki sıra yoktu üst katta vezneye yatırdı.
Elimizde bavul dolaşmaya başladık ne yapacağımızı nereye gideceğimizi bilmiyorduk. 2.kata çıktık oradan Thy'nin bölümünü bulduk bavullarımızı teslim ettik, iki yer var biri business için diğeri ekonomik uçuşlar için. Yanlış sırada beklemeyin sakın. Bavulu tarttılar, 20 kg sınırı var benimki 8 kg geldi.Bavul fişi ve biletimizi verdiler. Oradan hemen uçak girişi tarafına gittik buradada uçakta yanınıza aldığınız çantalara bakıyorlar. Dönüşte koca valizleri el bagajı olarak getirdiklerini gördüm. Kg fazlası olanlar için iyi bir fırsat tabii ama kg miktarına dikkat etmek lazım.Pasaport polisine pasaport ve bileti gösterdikten sonra uçağın kalktığı kapı numarasına bakıp oraya doğru gittik. Uçağa binerken yine pasaport kontrolü yapıldı. Yani uçağa binene kadar pasaport ve bilet elinizde olsun. Uçak uzakta olduğu için otobüsle uçağa götürüldük ve nihayet uçaktayız. Daha ferah bir araç bekliyordum açıkcası. Business kısmıda hakikaten çok komik, sadece bir perdeyle ayrılan küçük bir bölüm. Koltukları tam açılıyormuş galiba eee o kadar para veriyorlar az farkları olsun elbet.

Uçağa ulaşma çabamızdan bahsetmeyi unutmuşum az geri sarıp onuda anlatıyorum. O gün gezi parkı protestosunun ilk günüydü galiba, elimde bavul Taksim'deki havalaanı servisine gitmek üzere işten çıktım. Planım metroya binip 10 dakika sonra serviste olmaktı. Ama evdeki hesap çarşıya uymadı, metro taksime gitmiyordu!!! Söylenerek metrodan çıkıp, taksime yürümeye başladım. Taksim zaten malum çalışmalar yüzünden şantiye gibi, bu yetmiyor gibi yaklaştıkça biber gazı etkisini göstermeye başladı. Bir yandan bavulumu sürüklerken bir yandan da gözlerimi silmeye çalışıyordum. İnsanlar gitme dedikçe ama gitmem lazım diyordum. Velhasıl meydana ulaştım, etraf polis doluydu çok fazla eylemci göremedim. Olanlardan birini de polis yakalamış, götürüyordu. Havada fırtına öncesi sessizlik vardı. Polislere küfürümü savurup yoluma devam ettim. Servisin yeri olaylardan ötürü değişmiş ve neresi olduğu belli değildi.Neyseki buldum ve uçağı kaçırmadan uçağa ulaştım.
Bu koşturmalardan ötürü açlıktan ölüyorduk ve yemeğe de fırsatımız olmadı.Yanımızdaki bisküvilerden yeriz diye düşünürken, birden bir el menü uzattı bize :) Uzun boylu, eli yüzü düzgün bir el :)  Menüde fena değildi doğrusu, biz bunlar pahalıdır falan derken arkadaşım kardeş bunlar kaç para demek yerine gayet kibar bir şekilde - fiyatları yazmıyor bunların dedi. Ve o elin sahibi bunlar ikramımız dedi. Aman Allahım ne diyor bu dedik ve zevkten dört köşe olduk, karnımız tok yolumuza devam ettik.

Viyana'ya iniş ve sonrası daha sonraaaa


Hiç yorum yok: