9 Mayıs 2011 Pazartesi

Bir Fincan Kahve


Ara verdiğimiz müze,sergi ziyaretlerimize kaldığımız yerden devam ediyoruz. Beşiktaş'a yolumuz düşmüşken Dolmabahçe Sanat Galerisi'nde Tüm Zamanların Hatırına Sarayda Bir Fincan Kahve Sergisini gezelim dedik. Giriş ücretsiz,bir çırpıda gezilebilecek güzel bir sergi. Kuru Kahveci Mehmet Efendi'den kahve ikramı da vardı. Diyette olduğum için sadece kokusuyla yetindim. Sizler içiniz mutlaka efendim.

Anlıyoruz ki Osmanlı zamanında kahve içmek ayrı bir seramoniymiş. Stil puşidesi,cezvesi,fincanı,fincan zarfıyla kahveye ne kadar önem verildiğini anlıyoruz. Fotoğraf çekmek yasaktı bu nedenle o güzel fincanları,puşideleri gösteremiyorum.
Puşide, kahve ikramı sırasında kullanılan örtü. Örtü dediğime bakmayın altın yada gümüş saçakları var,üstü de altın veya gümüşle işlenmiş tam bir sanat eseri. Fincan ve zarfları da aynı şekilde sanat eseriydiler. Telkariden yapılmış tepsi ve zarf bile vardı. 

Meraklısı için bilgiler;

Türk kahvesi pişirme yöntemiyle ve telvesiyle birlikte sunulan tek kahve çeşidi olmasıyla diğer milletlerin kahvelerinden ayırmış oluyor. Kahve sunumu ise tören havasında gerçekleşiyor. Kahve sunumunda sitil puşidesi adı verilen altın ve gümüş işlemeli kahve örtüleri, gümüş veya tombaktan yapılan sitil takımları ile elmas, yakut ve incilerle süslü fincan zarfları kullanılırmış. Kahve sunumunda önce misafirlere adet olduğu üzere tatlı ikramı olarak reçeller, koyu kıvamlı tatlılar veya çevirmeler sunulurmuş. Kahve ile beraber verilen misket üzümü, menekşe, gelincik, meyan kökü, demirhindi gibi çeşitli çiçek, baharat, kök ve meyvelerden yapılan şerbetler, çubuk veya nargile de kahve ikramını zenginleştiriyor.



Sergideki kahve fincanlarının büyük bir çoğunluğu Avrupa'daki seçkin porselen fabrikalarının (Sevres, Limoges gibi) Osmanlı pazarı için ürettikleri fincanlardan oluşuyor. 1890'lı yılların başından itibaren Yıldız Porselen fabrikasının kurulması ile yerli üretim fincanlar da Saray koleksiyonlarında yer almış. Sergide 85 takım esere yer verilmiş. Türk kahvesinin, yüzyıllar içinde, çok değişik formlardaki fincanlardan içildiğini görmek mümkün. Ama formların belirli bir standardı yok. Genel kural, kahve fincanlarının çok büyük olmaması. Ağız çapı 4 cm– 7 cm arasında, yüksekliği ise 4cm- 6 cm arasında olabiliyor, fincan tabakları ise genellikle 10-13 cm çapında. Serginin önemli eserlerinden biri de Sultan II. Abdülhamid'in kullandığı ve üzerinde kendi inisyalinin bulunduğu, Padişahın kendisinin yaptırdığı Yıldız Porselen fabrikası üretimi kahve fincanları.


SULTAN II. ABDÜLHAMİT KAHVE TİRYAKİSİYDİ

Kahveyi en çok seven padişahlar arasında olan Sultan II. Abdülhamid kahve tiryakiliği ve kendine özgü kahve içme tarzı ile tanınıyor. Kızı Ayşe Osmanoğlu anılarında babasının kahve içme tarzını şöyle anlatıyor "Kahve tepsisi, babamın annesi Tirimüjgan Kadın'ın yadigârı küçük altın bir tepsi olup üzerine gümüş bir cezve ve iki tane porselen beyaz fincan konurdu. Fincanlarda babamın markası vardı. Babam birinci fincanı içtikten sonra ikinciyi diğer fincanla içerdi."
 
Kaynak

2 yorum:

Dört Yapraklı Yonca dedi ki...

ya anlamam neden resim çektirmezler, tmm flaşlı çekilmesin de flaşsız neden???

emili dedi ki...

Herhalde tarihin gizli sayfalarında kalsın istiyorlar,oysa ki bir iki resim görüp meraklanıp gitmek isteyen birçok kişi olabilirdi.