25 Eylül 2011 Pazar

Eski dostlar başkadır...

Bir haftalık kısa tatilimi arkadaşlarımla özlem gidererek geçirdim. Düzce'de güzel şirin bir evde 2 güzel ve oldukça yaramaz çocukla ve dostum olan güzel bir anneyle birkaç gün geçirdim. Kadının anne olunca ne kadar değiştiğini,çocuğunu nasıl da içine çeke çeke sevişini gördüm. Küçük yaşta anne ve babasını kaybetmiş, abladan abiye ilden ile konar göçer yaşayan küçük bir kızın kaderinin kocasının işinden dolayı hala konar göçer olduğunu görmek biraz üzse de en azından kendi ailesiyle olduğunu bilmek içimi biraz rahat ettirdi. Belki de kaderler nasıl başladıysa öyle gidiyordur. Ben zaten insanın hayatını birden bire değiştiren mucizelerin sadece mutlu filmlerde olduğunu düşünürüm.Burda fon olarak Sezen Aksu şarkısı iyi gider hazır damara bağlamışken :) Kaderrrr kahpe kader ağlarını ördün mü, yardan yok bir haber yar öldün mü kaldın mı...

Canım dostumla vedalaşıp çantamı sırtıma yüklenip manzaranın muhteşem olduğu Akçakoca'ya yol aldım. Karadeniz'in hırçın dalgaları yoktu vardığımda .Yağmur yağmış güneş açmaya başlamıştı. Deniz fırtına sonrası sakinliğindeydi,sonbaharın hüznü gelmişti sanki. Eylül en sevdiğim ay her yerde ayrı güzeldi işte. Sonbaharın o sakin bazen hüzünlü havası başlamıştı işte. Ekimin gelmesiyle yapraklar dökülecek,çiçekler boynunu bükecek,yağmurlar iyice yağacak, hava daha erken kararacaktı.... Ve biz bir daha ki yazı bekleyecektik içimizde yeni hayaller eskimeyen umutlarla...

Akçakoca'da ki ev sahibimle keyifli sohbetler yaptık elbette,güzel insanlar tanıdım. Yeni gezi planları yaptık. Belki de Ekim'de İzmir'de olacağız. Bakalım orada bizi neler bekleyecek. Sohbet kahvesiz olmazdı elbette denize karşı güzel bir kahve yanında da lokum elbette. Küçük şeylerden mutlu olmanın öneminden bahsettik,yaşadığın andan keyif almaktan. Hayatın sırrı,değiştiremeyeceğin şeyleri kabul edip küçük şeylerden mutlu olmaktı bizce. Tabii ki bitmez tükenmez konu kadın erkek ilişkilerinden de epeyce bahsettik. Elbette ki çözüm bulamadık :)

Güzel,keyifli bir hafta geçirdikten sonra bana bunları yapmam için gereken parayı veren işyerine dönme zamanı geldi çattı. Ne yapalım neydi hayatın altın kuralı değiştiremeyeceğin şeyleri kabul edip,küçük şeylerle mutlu olmak :)






Hiç yorum yok: