21 Nisan 2010 Çarşamba

Arkadaşımın aşkısın...


Eskiden izlediğim, bir süre önce benim için finali yapılan dizilerde ordan burdan duyduğum kadarıyla arkadaşımın aşkı benimde aşkımdır sendromu başlamış.Bu durum insanlığın varoluşuna kadar uzanıyordur sanırım.Evet bazen sıradan insanların hayatında da böyle şeyler olabiliyor.Arkadaşının aşkına aşık olanlar utanıp sıkılıp bir köşede sinip kalıyor daha doğrusu sinip kalıyordu.Galiba şimdilerde dizilerinde etkisiyle bu durum normalleşmeye başlayacak.Zaten değil mi ki bu diziler bize herşeyi normalmiş gibi gösteren.Önce izlerken tü kaka aman ne ayıp diyoruz sonra izleye izleye normal karşılamaya başlıyoruz.Ve hatta bunları yaşıyoruz.Bir ara tv'de bir program izlemiştim.Amerika yapacağı savaş vb.olaylar için önce kamuoyunu bu duruma alıştırırmış.Bu alıştırma evresi de filmlerden geçiyormuş.Konuyla ilgli sinema filmi çekilerek toplum bu duruma yavaş yavaş alıştırılıyormuş.Sonrasını varın siz düşünün.

İşte şu an bizim toplumuzda da arkadaşımın aşkı benimde aşkımdır sinema filmi çekiliyor.Önce Kavak Yellerinde gördük bu durumu,önce aman ne ayıp dedik sonra Efe'yle Aslı'yı ne kadar yakıştırdık birbirine.Şimdilerde Melekler Korusun'da Özgür'le Barış arasında böyle birşey varmış.Ve Kapalıçarşı'da senaryo çıkmazına girerek bu akıma kapılmış.Cemal'le evlenen Diyar'a, Cemal'in en yakın arkadaşı Arda aşık olmuş,Cemal'in ölmüş olması bence hiçbirşeyi değiştirmez.Hele Unutulmaz dizisine hiç girmeyeceğim.O dizinin senaristleri kopyala yapıştırdan başka şey yapmıyor bence.Şimdiye kadar izlemiş olduğunuz tüm Türk filmlerinden bir parça bulabilirsiniz.Zaten dizi sadece o parçalarda oluşuyor,yeni eklenen bir tek söz bile yok.

Şimdi düşünün tv'de ne görse iyi kötü demeden kopyalayan gençlerimiz bu dizileri bol miktarda izleyince neler olacak.Çoktan arkadaşının sevgilisini ayartmaya çalışmalar başlamıştır bile.Yakın zamanda bunuda normal davranış kadromuza alacağız.Bu dizilerle neler normalleşmedi ki hayatımızda,hayırlar olsun bakalım.

Hiç yorum yok: