3 Mayıs 2010 Pazartesi

Gez dünya'yı gör Konya'yı

23 Nisan akşamı Konya'ya gitmek üzere 4 arkadaş otobüse bindik.Özkaymak turizm'den biletlerimizi almıştık.İnternet sayfalarında her koltuklarında televizyon vardı.Biz de bu görüntüye kanarak biletlerimizi almıştık.Ama o da ne,hiçbirinde tv yoktu.Biraz üzüldüm açıkcası,tv ile vakit daha çabuk geçerdi.Zaten cam tarafını da arkadaşıma kaptırmıştım.Neyse ki telefonumda Loreena Mckennitt'in büyülü sesi vardı.Uyumaya çalışarak,ayaklarımı koyacak yer arayarak falan cumartesi sabahı Konya'ya geldik.Hava gayet güzeldi.Otogardan merkeze gitmek için minibüse bindik.Taksiye binmenizi tavsiye etmem,yol biraz uzun taksiciler fazla para alabilir.Yaklaşık 20 dakika sonra merkezdeydik.Sabahın körü olduğu için otele giriş yapamadık.Bavullarımızı otele bırakarak kahvaltı yeri aramaya çıktık.Zar zor kahvaltı veren bir lokanta bulduk.Yoğurt,peynir,zeytin eşliğinde güzelce kahvaltımızı yaptık.Gideceğimiz yerleri önceden planlamıştık.Biletleri ve oteli birimiz,gezilecek yerleri de ben ayarladım.Hatta abartıp harita çıkardım,işaretledim.Fazla temkinli veya boş vakti bol olan birisiyim galiba.
Önce uzak yerleri gezmeye karar verdik.İlk rotamız Sille oldu.Meydanın ilerisinden Sille'ye giden otobüsler varmış.Önce bilet aldık,orada da İstanbul'da ki gibi 5'li biletler satılıyor.Otobüse binerek kısa bir süre sonra Sille'ye geldik.Otobüste tanıştığımız bir kız bize yardımcı oldu.O da Sille'de el sanatları yapılan bir yerde çalışıyormuş.Aldı bizi oraya götürdü.Gerçekten güzel çalışmalar vardı.Kolye,buzdolabı süsü aldık.Duvara asılan tabaklar çok güzeldi,ama her yeri gezip görmeden oradan almak istemedik.Keşke alsaymışız.Onlar gibisini başka yerde görmedik :(








 Sille eski bir Rum köyüymüş.Tepede bir camii gördük,yoldan geçen teyzeye bu camii neden u kadar uzakta diye sorduk.Eskiden Rumlar burada biz oradaydık dedi.Mağaralar var,bir de Aya Eleni Kilisesi.Kiliseyi restorasyon çalışmasından dolayı gezemedik.Hamam da vardı ama o da kapalıydı.Sadece dışardan resmimi çekmekle yetindik.Kahve içmek için Konal Restauranta girdik.Bahçeli çok hoş biryer.Kahvaltıyı buraa yapsak ne hoş olurdu dedik ama bilmiyorduk ki burayı.Kahvaltı yapıldığı için bizimle pek ilgilenmediler ama yine de istediğimiz kahveyi getirdiler.
















Etrafta biraz gezindikten ve bol bol fotoğraf çekindikten (Kadınların vazgeçemedikleri hobisidir kendi fotoğrafları) otobüse binerek merkeze geri döndük.
Şimdi sıra Meram'daydı.Ama çok acıkmıştık.İnternetten araştımalarımda Cemo Etli Ekmeği öneriyordu herkes.Ee madem öyle bizde onu bulmalıydık.Elimizdeki haritaya bakarak bulmaya çalıştık ama başarılı olamadık.Bizde halka soralım dedik :) Babam daha önce beni uyarmıştı,adrese pek inanmayım.Konyalı sakalıyla yer gösterir demişti (Bizde Konyalı olsak da eleştiriden kaçınmayız :)) O ne demek baba dedim,sakalıyla şu ileride der,başka birine sorarsın o da diğer tarafta der dedi.
Biz yine de sorduk,Cemo uzakta dediler.İstanbul'un uzağıyla Konya'nın ki çok farklı tabii.Ben eve gitmek için her gün 1,5 saat yol gidiyorum.Konya'da ki uzaklıktan ne olur ki :)) Bizde çok uzak sandık tabii,buralarda etli ekmek yapan bir yer var mı dedik.Güzel yapan yok dediler.O zaman biz de Cemo'yu aramaya karar verdik.Birkaç kişiye sorduk ama dünya'dan haberleri yoktu.Ya Konya halkının yaşadıkları şehirden haberleri yok, ya da merkezde herkes turist.Neyse ki bir iki kişinin söylediklerini birleştirerek tramvaya binip çook uzak olduğu söylenen 10 dk uzaklığındaki Cemo'ya geldik.Gitmek isterseniz hemen tarif edeyim,merkezden tramvaya binin,Kule Site'den önceki durakta inin karşıya geçin.Orada birilerine sorun :))
Artık yorgunluk ve açlıktan mı,yoksa gerçekten güzel yaptıklarından mı bilmiyorum ama etli ekmeklerimizi yuvarladık gitti.üstüne bir de çay keyfi yaptık.Hızımızı alamayıp sacarası tatlı yedik.Fazla tok olduğumuzdan üçümüz bir tatlı yedik.Çok değişik gelmedi bana yinede denemeye değer.Biraz dinlendikten sonra minibüse binip Konya'nın mesire yeri olan Meram'a gittik.




Meram içindeki Tavus baba Türbesine çıktık.Türbe kapalı,bahçesinde dua edilebiliyor.




Tavus Baba;Bir gün şimdi türbenin bulunduğu yere hint diyarından çok güzel bir kadın gelip yerleşir.Küçük kulübesinde rebab çalar.Sesi güzeldir.Mevleviler’i büyülemiştir.Kimseler yüzünü göremez.Rebabının eşsiz sesiyle tepenin eteklerinde sema edilir. Günün birinde birden ses kesilince herkes tepeye koşar.Kulübede kırık bir rebabab ve bir yığın tavus tüyünden başka bir şey yoktur.Tüyler toplanır,buraya bir türbe yapılır.Adına da Tavus Baba türbesi denir.Yörede incelemeler yapan Gotdolevski'ye göre Bektaşiler bu yabancı kadına ölümünden sonra Baba sanını vermiştir.Bu yüzden Tavus Baba diye anılır.


Meram'da hediyelik birkaç parça aldıktan sonra merkeze geri döndük.Merkezde de biraz dolşatıktan sonra otelimize geldik,biraz dinlendikten sonra Mevlana Kültür Merkezi'ne gitmek üzere yola çıktık.Merkeze çok yakın bir yerde kültür merkezi.Her cumartesi sema gösterisi yapılıyormuş.Biraz geç kaldığımız için (yolu baya uzatmışız) yer bulamadık,arkalardan boş bulduğumuz yere kafamızı uzatarak izlemeye çalıştık.Neyse ki bir süre sonra salon boşalmaya başladı,biz de önlere geçtik.


Sema töreni burada çok güzel açıklanmış.













Gösteriyi izleyip huşu içerisinde otelimize döndük.Derin bir uyku çektikten sonra kahvaltımızı yapıp,bu sefer yakın yerleri dolaşmak üzere yola çıktık.İlk Mevlana Türbesi ve Müzesine gittik.Hz.Mevlana ve çocukların türbelerini ziyaret ettik.Fotoğraf çekmek yasak olduğu için çekemedik.Mevlana'nın giydiği giysiler,zikir tesbihi
Kur'an-ı Kerimler,Mesnevi örnekleri ve Peygamber Efendimizin Sakal-ı Şerif'i bulunuyor.İnsanın içi huzurla doluyor.Türbenin dışında Mevlevi mutfağı ve yine türbeler var.






Mevlana'dan Şems'in türbesine doğru yol aldık.Elif Şafak'ın kitabından öğrendiğimiz haliyle Şems bir kuyuya atılıyor.Bu şekilde öldüğü düşünülüyor,bu sadece bir rivayet çünkü Şems'in ne ölüsü ne diriside bulunamıyor.
Bu kuyunun üstü kapatılarak mezar ve mezarın içinde bulunduğu bir camii yapılmış.





Daha sonra tekrar merkeze gelip Alaaddin Tepesine gittik.Burada çay bahçeleri var.



Biraz dinlendikten sonra alışveriş yapmak üzere Kadınlar Pazarı'na gittik.Eskiden burada kadınlar satıcıymış şimdi erkek egemenliğine geçmiş.Buradan peynir,zeytin,yoğurt aldıktan sonra merkeze Konya'dan anılar almaya gittik.Genelde aynı şeyleri satıyorlar.Çok istediğim semazenli kolyemi sonunda aldım.İstanbul'da hiç bir yerde görmemiştim.Çok mutlu oldum,hiç çıkarmıyorum kolyemi.Birkaç anı daha aldıktan sonra dönüş yolu için otobüse bindik.Ama burada bizi bir sürpriz bekliyordu.Bu sefer televizyonumuz vardı.Canım sıkılmadan sabaha İstanbul'daydık.Sabah saatlerinde geldiğimiz için eve gidip dinlenmeye vaktimiz olmadı.Direkt işlere uçtuk.Uykusuzlukla geçen bir günden sonra eve kendimi zor attım.Gez Dünya'yı Gör Konya'yı.

Hiç yorum yok: