20 Temmuz 2009 Pazartesi

Dost sendromu


Sabah, yeni aldığım eteğimi giymeye karar verdim.Bir iki gömlek denemesinden sonra vaktim kalmadığı için elime geçen ütülü bir gömleği giydim ve apartopar evden çıktım.Servisten indim ve sabah yürüyüşüme başladım.Sabahları yaklaşık 20 dakika yürüyorum.Çok iyi geliyor,uykum açılıyor,dış dünyayla bağlantıya geçiyorum,yaşadığımı hissediyorum.Günde 10 saat dört duvar arasında çalışan,eve servisle gidip gelen birisi için yürüyüş yapmak hayata karışmak gibi oluyor.

Pazartesine hazır sayılırdım.İlk zamanlar pazartesi sendromunu tanımazdım,mutlu mesut çalışır,haftanın hiçbirgününü birbirinden ayırmazdım.Sonra içinde bulunduğum ruh halinden olmalı sendromu yakından tanıdım,iliklerimde hissettim.O zaman her sabah benim için pazartesi sabahıydı.Afyonum patlayana kadar yanıma yaklaşılmazdı.Sonra hayatıma giren bir insanın etkisiylede daha yumuşak olmaya başladım.O insanın tüm olumsuzluklarına rağmen sendromu başımdan defetmiştim.Belkide sayesinde o kadar sendromdaydım ki pazartesine fırsat kalmıyordu.Artık olumsuzluklarda sendromda yok hayatımda.Yine haftanın hiçbirgününü birbirinden ayırmıyorum.Cumartesini ayrı tutuyorum ama...


Geçen hafta arkadaşlarıma dost bildiklerime kırgınlığım iyice su üstüne çıkmıştı,bende sessiz feryadımı kişisel iletimle seslendirdim.Derdinizi gezdiğiniz insanlara anlatın yazdım.Bugün tepki yerini buldu ve dost bildiğimle konuşmaya başladık.Konuştukça daha doğrusu yazdıkça benden daha dertli olduğu çıktı ortaya.Keşke yazmasaydım bile dedim.Meğerse herkes birbirine kırgınmış,herkesin eteğindeki taşlar dağ olmuşta kimsenin haberi yok.Sonuç ne mi oldu,hiçbirşey tabiki.Anladım ki dostum yok,arkadaşlarım var vakit geçirdiğim.Haklarını yiyemem derdimi dinlerler ama o kadar.Gerçekten ihtiyacım varken yanımda göremedim hiçbirini.En güzeli kimseyi en iyi arkadaş,dost görmemek.Derdimi anlatmam,derdini dinlemem.Arada görüşür kakara kikiri yaparız o kadar.Kınamayın sakın beni,arkadaşı için iki eli kanda olsa koşan biriyim ama hak edene...

Hiç yorum yok: